Kalimnos Adası’nı ilk ziyaret ettiğimde, uzun teknelerin ve Nuh’un gemilerine benzeyen Yunan Tirhandillerinin kıçlarını ve başlarını görünce büyülenmiştim. Bu teknelerin içindeki yardımcı hava tankları, pervane koruma kafesleri, dalış taşları, yüzey gözlem aynaları ve diğer ilgi çekici sünger ekipmanlar… Tirhandil teknelerini dolaşırken adeta bir sünger müzesinde hayal kuruyordum. Çeşit çeşit süngerler, sünger makasları, dalış maskeleri, kilise çanlarının metalik sesleriyle sünger filosunun köye gelişini duyurmak için limana koşan çocuklar, direklerdeki mürettebat, teknelerin üzerinde poz veren gururlu dalgıçlar, sünger dolu tekneler… 8 yıl sonra Lipsi Adası’nda deniz ürünleri teknesinin açılmasını beklerken Niko, Skevo’ya küfrediyor: ‘Bu istiridyeleri al ve Maria’ya götür. Skevo, ağzını açar alaycı bir şekilde bağırır: “Nikolas!” Sonra o günkü avın bulunduğu sepeti kaptığı gibi Niko’yu “Vreee Rasputin”, “Kerataaa” diye küfrederken bırakıp kaçıyor. Bu 70 yaşındaki adamları izliyor ve onları nasıl filme çekeceğimi düşünüyordum.